RUHSALLIĞIN BASTIRILMASI ve CİNSELLİĞİN BASTIRILMASI ARASINDAKİ PARALELLİKLER
İnsan ruhsallığının bastırılması, ya da sağlıklı olarak yaşanamamasının çeşitli marazi dışavurumları olur. Bu durum bana göre cinsellik konusuyla da biraz paralellik gösteriyor. Orada da bu tür bastırmaların marazi sonuçları oluyor. Fark şu ki, oradaki durum yeterince incelenmiş ve gündemleştirilmiş durumda. ‚Doğa hakkını korur!‘ diye de bir deyim vardır hatta o bağlamda…
Doğa hakkını korur da ruhsallık boş mu durur?
Ruhsallıktaki marazi tezahürler daha çok kişi kültü biçiminde kendisini dışavuruyor sanki.
Her türden fetişizm ve bu arada kişilere tapınım düzeyinde bağlılığı açıklamak için buraya bakımalı bence.
İnsanın rahatlamak için maddeyi aşan bir varoluşa ihtiyaç duyması genel kabul gören bir tezdir. Ruhsallık bunun doğal ve içsel yaşanma halidir. Araya aracılar girdiğinde, yani din ve kişi kültleri, dini ritüeller ve tapınma objeleri girdiğinde marazi durumlar ortaya çıkıyor.
Peygamber, tanrı tapınmaları, şamanist ve paganist ritüellerin hepsi bana göre bu kapsamdadır, patalojiktir yani…
Bunları yasaklamak ve bastrmak da çözüm olmuyor ama. Bu bastırma ister zorbaca, isterse de akıl yoluyla ‚ikna‘ ederek olsun sonuç çok fazla değişmiyor.
Avrapa‘nın faşist liderlerine, Stalin’e, Kore’de Sung hanedanın yaşayan liderine, şiilerde yaşayan İmama, Saddam’a, Esad’a, Atatürk’e, Apo’ya ve benzerlerine, ya da onların daha küçük versiyonları olan şeyhlere, gurulara, parti liderlerine vs hastalıklı tapınmanın arkasında bu bastırmaların aranması bence yanlış bir yol değildir.
Bu sebeple herkese tavsiyem, özgürleştirici bir ruhsallığın yaşanmasının yol ve yöntemlerini aramalarıdır.